10.5.10

Mary arkadaşım olur musun?


Lise 2'de İzmir'e taşınınca geride bıraktığım arkadaşlarımdan bir sürü mektup almıştım. Hala saklar, arada okurum. Mektubunu yanıtladığım arkadaşımla hala dostuz, yanıtlamadıklarımla unuttuk birbirimizi. Üniversitede Saşa'ya mektuplar yazardım. Gönderilmeyen mektuplar, Saşa adında bir arkadaşım olmadı hiç. Hayali arkadaşlar için geç kalmıştım, yazışma kısa sürdü.
Annemin dayıma yazdığı mektupları unutamam. Son derece kibar ve kırılgan bir dilde yazılmışlardı. Annemin dayıma 'nasılsınız abiciğim, saadettesinizdir inşalah?' dediğini hiç duymadığım için şaşkınlıkla okumuştum. Annem kısaca ' o zamanlar öyleydi' dedi. Sabahattin Ali'nin kız arkadaşına evlenme teklif ettiği mektubu vardır bir de. Sen benimle evlen, yoksa işin zor.. burnun da kocaman zaten gibi ultra dürüst bir üslupta yazdığı mektubuna hakettiği gibi bir yanıt aldığını hatırlıyorum ( Başın Öne Eğilmesin- Hıfzı Topuz). Sonra Kafka'nın mektupları var. The Cure'ün bence en güzel şarkısı To Letter to Elise Kafka'nın "Letters to Felice"inden esinlenerek yazılmış: http://fizy.com/q/tehe%20cure#s/1d7d91 .
Bir yazarı, sanatçıyı tanımanın ve anlamanın, mahremiyetine dokunmanın yolu mektuplarını okumak. Aragon, Kafka, Bedri Rahmi'yi ve nicelerini tanımamı sağladılar.. aşk mektuplarının bazılarında düşkırıklığı yaşasam da okuduklarımdan çok şey öğrendim.

Mary ve Max'i mektup kelimesinin ne zaman kaybolacağını düşünerek seyrettim . Ne de olsa artık birbirimize e-posta gönderiyoruz. Teknoloji çöplüğüne gidecek güzellemeler, klavyeden damlayan gözyaşları, tek tuş öpücükler, virüs içerebilen kucaklaşmalar.. Birbirimizi çok sevdiğimizi nedense herkesin bilmesini istiyor, hayatımız yoluna girsin diye bir mesajı dokuz kişiye yolluyoruz. Dualarımız bile elektronik posta. Cennet garantili ...

Filme gelirsek; Mary'nin yalnızlığına bulduğu harika çözümle başlayan mektup arkadaşlığı kırılmalar olsa da yıllarca sürüyor. Mary ile beraber biz de büyüyoruz ve filmin sonunda en çocuk gözyaşlarımızı dökerken Mary'e bir mektup yazma isteğiyle kalakalıyoruz. En yakın arkadaşımızı aramak için saatimize bakıyor (doğru tahmin, lisedeki mektup arkadaşım), kedimizi öpüp uyuyoruz. Yani ben öyle yaptım :) Size de tavsiye ederim....

Hiç yorum yok: