17.5.10

fanzin

Bazen antidepresan etkisi yapar fanzinler ya da istediğiniz baş ağrısını yaratırlar. Evet evet baş ağrısı da gereklidir. Kelimelerden hazineler yaratan, hayata sorular soran başkaldırı alfabeleri. Alfabenin Z'sinden başlayan aykırı bakış açıları.Olağana karşı çıkar, 'O öyle değil bir kere' derler. Bir kere bağımsızdırlar, kuralsızdırlar, meydan okurlar...

Kısa süreli de olsa da varlığını bağırmanın zevkini tadar fanzin yazarı. Bir kişi okumuş, on kişi okumuş farketmez, mesele ego değildir. Sokağın dilini kullanır, çıplak yalan ya da sihirli gerçeklerden dem vururlar. Bu yüzden bulunca yutarcasına okumak gerekir. Başka hayatlar, başka dünyalar nasıl da büyüleyicidir. Her gün okuduğumuz kopyala yapıştır köşe yazarlarından, aynı cevaplara sorulan ezber sorulardan, fotokopi politikacılardan, şaşırtmayan yazarlardan, kısaca sıradandan sıkılanlara kısa süreli hayat öpücüğü sunarlar.

Aslında di'li geçmiş zamanda yazılmalıydı bu yazı. Çünkü fanzinlerin yerini bloglar aldı. Varolmanın dayanılmaz ağırlığını hafifletmek için yazıyoruz. Dünyaya Ceeaa diyoruz. Ama ara sokaklarda, fotokopicilerde bulduğum nadide bir fanzinin yeri başkadır benim için. Fanzinin derdi sokaktır çünkü, kafayı netten kaldırıp şehre bakmak gerekir. Ve o şehrin manzarasının tadı bir başkadır, bambaşkadır...

Hiç yorum yok: